Ali, tutumlu bir çocuktu. Parasını çok dikkatli harcardı. Harçlığının büyük bir kısmını kumbarasına atardı.


Günler geçti. Ali’nin kumbarası her geçen gün biraz daha ağırlaştı. O ağırlaştıkça, Ali’nin sevinci ve heyecanı da artıyordu. Çünkü, biriktirdiği parasıyla bisiklet almayı düşünüyordu.


Yıl sonu geldi. Ali karnesini aldı. Sınıfını geçmişti. Anne ve babası çok sevindiler. Ona, her zamankinden daha çok harçlık verdiler. Ali, parayı alır almaz hemen kumbarasına koştu. Ne kadar uğraştıysa da paraları kumbaraya sokamadı. Kumbara ağzına kadar dolmuştu…

Ali, annesi ve babasını çağırdı. Annesi:
– Bu dolmuş açmalıyız, dedi.
Biraz uğraştıktan sonra kumbarayı açtılar. Kumbaranın içinden madenî ve kâğıt , bir sürü para çıktı. Babası Ali’ye:
– Aferin oğlum, dedi. Bu davranışın çok hoşumuza gitti. Atalarımız, “Damlaya damlaya göl olur.” Diye boşuna dememişler. Bunu şimdi daha iyi anladın sanırım.
Babası, Ali’nin parasına biraz daha para ekledi. Ona güzel bir bisiklet aldılar. Ali, bisikletiyle doya doya gezdi. Kumbarasına para atmayı ise hiç unutmadı.

Tavsiye Edilen Yazılar

Henüz yorum yapılmamış, sesinizi aşağıya ekleyin!


Bir Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir